Anadolu Sigorta, mevcut prim seviyelerini yüksek bulmalarından ötürü kasko sigortası yaptırmayan tüketicilere yönelik hazırladığı yeni ürünü Pert Kasko sigortasını piyasaya sundu. Pert Kasko sigortası en az prim ile kasko sigortasındaki en önemli temel riskleri teminat kapsamına almayı amaçlıyor.
Pert Kasko ürünü ile aracın tam hasara uğraması veya çalınması durumunda “Kasko Sigortası Genel Şartları” kapsamında sigortalıya teminat sağlanıyor. Bu teminatlar;
Pert Kasko sigortası ürünü; “yurtdışı ek teminatı”, “sigara ve benzeri madde zararları”, “yetkili olmayan kişilerce çekilme”, “patlayıcı, parlayıcı, yanıcı madde taşıma”, “anahtarın ele geçirilmesiyle çalınma”, “deprem”, “heyelan”, “fırtına, yıldırım, sel ve su baskını” ile “grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri ve terör” gibi “Kasko Sigortası Genel Şartları’nda” yer alan ek sözleşme maddeleri için de teminat veriyor.
Ek sözleşmeyle teminat kapsamına dâhil edilebilen bu zararlar sonucunda gerçekleşecek tam hasarlar da Pert Kasko ürününün teminatı kapsamına giriyor.
Tüm araç gruplarına, model yılı sınırlaması getirilmeden teminat sağlanıyor…
Tüm araç gruplarına, model yılı sınırlaması getirilmeden teminat sağlayan Pert Kasko sigortası poliçeleri 1 yıllık olarak düzenleniyor. Deprem teminatının otomatik olarak muafiyetsiz verildiği üründe, taksit seçeneği de dâhil bütün ödeme yöntemleri sunuluyor.
Ürün kapsamında sigortalılar asistans hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. Kapsam dâhilindeki hizmetler şu şekilde sıralanıyor;
EKONOMİ SERVİSİ
Yıllık değerlendirme toplantısı sonrasında soruları yanıtlayan Allianz Türkiye CEO’su Solmaz Altın,Yapı Kredi sigorta’yı satın aldıktan sonra Türkiye’de organik olarak büyümek istediklerini belirterek, “Sadece sigortacılık değil, Allianz’ın farklı birçok iş kolu da var. Allianz dünyanın ikinci büyük varlık yöneticisi, 1.7 trilyon dolarlık varlık yönetiyor. Henüz o faaliyet kollarımız Türkiye’de mevcut değil. Orada bir faaliyet söz konusu. Önümüzdeki yıllarda bu şirketleri de Türkiye’de görebiliriz” dedi.
Allianz’ın aynı zamanda Avrupa’nın en büyük altyapı yatırımcısı olduğunu da belirten Altın, “Burada yine altyapı yatırımlarına çok ilgi ile bakıyoruz. Gelecekte ekonomik koşullar istikrarlı biçimde ilerlerse Allianz’ın daha fazla iş kollarını Türkiye’ye getirebiliriz” dedi.
Altın, Allianz’ın altyapı projelerinde yatırımcı, kreditör ve borçlanma enstrümanlarının oluşturulması alanlarında uzmanlığı bulunduğunu belirterek, “Bu altyapı yatırımlarının hukuki çerçevesini, yapısını, kurgusunu yapılandırmak çok önemli. Hukuki çerçevenin nasıl olması gerektiği konusunda deneyimimiz var. Ayrıca Allianz Türkiye olarak bu alanlarda kendi varlıklarımızla da yatırım düşünebiliriz. BES fonları aracılığı ile de yatırım yapabiliriz” dedi.
‘Ümitliyiz’
Altın, toplam 2 bin 500 kişiden oluşan iş gücüyle bugüne kadar Türkiye’ye yaptıkları 1 milyar euro’nun üzerinde yatırımla ekonominin gelişmesine katkıda bulunduklarını söyledi. Allianz Grubu olarak, Türkiye’nin ve sektörün geleceğinden ümitli olduklarını belirten Altın, Türkiye’nin yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda 75 milyon nüfusuyla, Avrupa’nın en büyük potansiyelini taşıyan bir ülke olduğunun altını çizdi.
Bağımsız bir araştırma şirketi tarafından yapılan araştırma sonucuna göre, Türkiye’nin 19 milyon kişiyle Avrupa’da en fazla genç nüfusa sahip ülke konumunda bulunduğuna dikkati çeken Solmaz Altın, nüfusunun yaklaşık yüzde 65’inin 35 yaş altında olmasıyla gelecek vaat ettiğini söyledi.
Bu verilerle Türkiye’nin 24 Avrupa ülkesinin genç nüfusunun toplamını aştığına, 29 Avrupa ülkesinin her birinin 2013’teki toplam nüfuslarını da geride bıraktığına işaret eden Altın, bu oranın Türkiye sigorta sektörü için önemli olduğunu kaydetti.
Teknolojiye önem...
Allianz Türkiye Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Bülent Eriş, şirket olarak teknoloji ve dijitalleşmeye büyük önem verdiklerini belirterek, bu kapsamda dijital dönüşüm projesini başlattıklarını söyledi. Eriş, “Teknolojiyi kitlelere hızlı, etkin ve kişiye özel yaklaşımla ulaşmak için kullanıyoruz” dedi.
SASADER Başkanı Çetin Erdil, sigorta acentelerinin, halkımızın ve tüm İslam Alêmi’nin Kurban Bayramı’nı kutladığı mesajında, ülkemizde sigortalılık bilincinin istenilen düzeyde olmadığını belirterek; “Sigorta, bir ihtiyaç değil zorunluluktur. Kendi hayatını düşünen, geleceğini planlayan, risklerinin bilincinde olan herkes sigorta yaptırmalıdır. Her an başımıza birşey gelme ihtimali ile yaşarken, bunun bilincinde olup hem kendimiz hem sevdiklerimiz hem de sahip olduklarımızı güvence altına almak bizim sorumluluğumuzdadır.
Sigorta, başımıza gelebilecek potansiyel risklere karşı korunmamızı sağlar, bu risklerin gerçekleşmesi halinde doğan zararları karşılar. Bu nedenle de en büyük güvencemizdir. Tüm halkımızın, kazasız, belasız, sağlık, ve mutluluk içinde bir Kurban Bayramı geçirmesini diliyorum” dedi.
Ernst & Young’ın Business Pulse raporunda, dünya sigorta endüstrisinde önümüzdeki yıllardaki risk ve fırsatları incelendi.
Gelişmekte olan pazarlar, potansiyel müşteri açısından sigorta dünyasına önemli fırsatlar sunmaya devam ediyor. Ancak, önümüzdeki yıllarda, gelişen ülkelerde uluslararası sigorta operasyonlarına kısıtlama getirebilecek korumacı siyasi ortam riskinin söz konusu olduğu da belirtiliyor.
DÜNYA çapında yaklaşık 140 ülkede faaliyet gösteren uluslararası denetim ve danışmanlık hizmetleri firması olan Ernst & Young’ın (EY) raporlarını, bundan böyle Sigortacı Gazetesi’nde belirli aralıklarla yayınlayacağız. Ernst & Young, günümüzde ve gelecek birkaç yıl boyunca sigorta şirketlerinin karşı karşıya kalacağı ilk 10 riski ve fırsatı inceleyen “Business Pulse” adlı sigorta raporunu yayınladı. EY, 2011 yılından önce yalnızca risklere odaklanan yıllık raporlar çıkarırken, bu yılki araştırmasında hem riskleri hem de fırsatları inceledi. Bu rapor, dünya çapındaki gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalardan 65 şirket üzerinde EY’nin yürüttüğü örnek bir araştırmayı temel alıyor. Raporun isminden de anlaşılacağı gibi araştırmanın nabzını tutan maddeler de şu şekilde sıralanıyor: Riskler, fırsatlar ve ortaya çıkan zorluklar hakkındaki mevcut düşünceler, “İlk 10” listesinin doğurduğu temalara çift yönlü bir perspektiften bakış ve sektördeki yöneticilerin ve Ernst & Young uzmanlarının beklentileri.
Business Pulse’ın, sigorta sektörüyle ilgili birkaç kilit tespiti de bulunuyor. Raporun çıkardığı sonuçlara göre, şirketler müşteri odağını bir defada bir bireyin taleplerini karşılayacak şekilde yeniler vaziyette. Mevcut durumların oluşması, kesin kararların alınmasını gerektiriyor. Ayrıca raporda, şirketlerin maliyette rekabet gücü elde etmek için işlerine esneklik kazandırdığı belirtilirken, düzenlemelerin daha etkili bir risk yönetimine kapı açabileceği ve sektörde paydaş güvenini artırabileceği bilgisi de aktarılıyor.
SİGORTACILIK SIKI DÜZENLEMELERİN KISKACINDA
Araştırmaya göre, sigorta sektörü sermaye dağılımından komisyon oranlarına kısıtlı yatırım gelirlerinden müşteri ilişkilerine kadar her şeye ilişkin sıkı düzenlemelerle dolu bir ortamla başa çıkmaya devam ediyor. Son yirmi yıla bakıldığı zaman, uluslararası ticari entegrasyon, sigorta şirketleri için daha iyi bir pazar erişimini de beraberinde getirdi. Gelecek on yıl için, bazı gelişmekte olan ülke hükümetleri tarafından uluslararası sigorta operasyonlarına ilişkin daha sıkı kısıtlamalara neden olabilecek, gittikçe korumacı hale gelen bir ortam riski söz konusu olduğu düşünülüyor. Gelişmekte olan ülke hükümetlerinin, kendi yerel finansal hizmetler sektörlerini desteklemeyi amaçlarken, sermaye ve sınır ötesi reasürörler üzerine sıkı gereklilikler getirebileceği de aktarılıyor.
Raporda, sigortacıların kazanç sağlarken sermayeyi optimize etmeye, operasyonel esnekliği arttırmaya ve maliyetleri yönetmeye odaklanması gerektiği de belirtiliyor. Risk yönetimindeki gelişmelere karşın yeni bir salgının, mevcut sağlık hizmetlerinin kapasitesini yetersiz kılabileceğinden, ekonomilere zarar verebileceğinden ve sosyal kargaşaya neden olabileceğinden de söz ediliyor. Rapor, ciddi bir salgın durumunun, 5 ila 10 yıl içinde ortaya çıkmasının olası bir risk olduğunu bildiriyor. Business Pulse, sigorta sektörünün iş gücü kesintileri ve daha yüksek hasar ödemeleri gibi etkileri beraberinde getiren bir salgının neden olabileceği kriz karşısında en korunmasız sektörlerden biri olduğunu da özellikle vurguluyor.
KOŞULLAR İYİLEŞTİKÇE REKABET GÜCÜ KORUNMALI
Business Pulse raporuna göre, sigorta şirketlerinin, maliyetlerdeki rekabet gücünü korurken iş yapılarının tüm bileşenlerine esneklik kazandırması gerekiyor. Bu da, sermaye yapısının optimizasyonuna ve maliyet azaltımı ile gelir üretimini kapsayan aktif-pasif stratejilerine odaklanılmasını gerektiriyor. Araştırmaya göre, maliyetlerdeki rekabet gücüyle ilgili durum ve alınabilecek tedbirlerse şu şekilde belirtiliyor:
“Hâlihazırda çok önemli görülmese de sermaye sorunları, 2015 yılında maliyetlerdeki rekabet gücünde başlıca bir risk olarak karşımıza çıkacak. Dağıtım ve ürün geliştirme kabiliyetlerininse iyileştirilmesi gerekecek.”
Bunların yanında, yayınlanan raporda zayıf büyümenin gözlemlendiği mevcut ortamın, sigortacıları iş modellerinde maliyet azaltma amaçlı düzenlemeler yapmaya ittiğine yer veriliyor. Rapor ayrıca, piyasa koşulları iyileştikçe, sigortacıların dağıtım yönetimi ve ürün geliştirme dahil olmak üzere büyüme odaklı kapasitelere eğilirlerken maliyette rekabet gücünü korumaları gerekeceğine de dikkat çekiyor.
Business Pulse’a göre düzenlemeler, kurumsal yönetişimle kurum çapında etkili risk yönetimini gerektiren büyük bir yük durumunda. Düzenleyici ve kanun koyucuların müşteriler için adil sonuçların kazandırılmasına yönelik kararlılığının, sigorta sektöründeki güveni artırmaya da yardımcı olacağının aktarıldığı raporda, paydaş güveniyle ilgili verilen bazı bilgilere de şu şekilde yer veriliyor:
“Düzenlemelerin sigortacılar için kilit zorluklardan biri olarak kalması beklenirken, yönetişim başarısızlıkları, gelecek iki yıl boyunca makroekonomik ortamda beklenen iyileşmelerin neden olduğu bir risk olarak azalacak. Bunların yanı sıra, tüketicinin sigorta sektörüne olan güveni, büyük ölçüde sigortacıların adil sonuçlar sunabilme kabiliyetine dayanıyor. Mevcut olan küresel ekonomik ortam, güven erozyonu için bolca neden sunmakla birlikte, yürürlüğe konan veya teklif edilen düzenleyici değişikliklere de neden oldu. Sermaye gereksinimi gibi önemli alanlarda küresel standartların eksikliğinin neden olduğu çatırdayan küresel düzenleyici manzara, düzenlemeyle ilgili risklerin neden böylesine bir endişeye yol açtığını açıklar nitelikte.”
DEĞİŞEN TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI
Müşteriye erişim konusunda da önemli bilgiler aktaran Business Pulse raporuna göre, değişen tüketici davranışlarından yararlanabilecekleri dağıtım kanallarını modernleştirebilen şirketler için, potansiyel müşteri fırsatları da oldukça cazip. Konuyla alakalı olarak, oluşan veya oluşabilecek durumlar hakkında yapılan araştırmaya yer verilen raporda şu bilgiler bulunuyor:
“Mevcut ve gelecekteki ekonomik ortam, sigorta sektörünün yeni müşteriler kazanma kabiliyeti için ciddi bir risk teşkil ediyor. Yükselen piyasalardaki büyümenin, önümüzdeki iki yıl boyunca müşteri kazanımı için en büyük fırsat olmaya devam etmesi bekleniyor. Yeni müşterilerle temasa geçilmesi, yatırım gelirlerine artık bel bağlayamayacak olan sigortacılar için su üstünde kalmanın en önemli unsurlarından biri. Sigortacılar, hizmet ücretlerinden elde ettikleri gelirin payını artırıyor ve böylece varlık yönetiminin beraberinde getirdiği ve 2008’den önce bel bağladıkları büyüme modellerinden uzaklaşıyor.”
OPERASYONEL ÇEVİKLİĞİ DOĞRU DEĞERLENDİRMEK ÖNEMLİ
Öte yandan, operasyonel çeviklik konusuna da değinilen Business Pulse raporunda, bir değişime yanıt verebilecek ilk aktör olmanın rekabette bir avantaj olduğu belirtildi. Çevikliğini gerçekçi bir şekilde değerlendirebilen bir şirketin, değişebilirlik ve riske duyduğu iştahın derecesini değerlendirirken daha iyi bir konumda olacağı bilgisini aktarılan araştırmada, demografik değişikliklere yanıt vermenin, yatırımdan elde edilen gelirin kısıtlı olduğu bir dönemde piyasa fırsatlarını da beraberinde getireceği vurgulandı.
Operasyonel çevikliğin, değişen piyasalara hızla adapte olma kabiliyetine bağlı olduğu söylenen raporda, müşteri beklentilerinin karşılanması için, siber güvenlik ve risk yönetimi konularının daha detaylı bir şekilde benimsenmesi gerektiği bildirildi. Araştırmada ayrıca, teknolojinin ve analitik araçların, kilit yetkinliklere etkili bir şekilde entegre edilmesinin hayati önem taşıdığı ifade ediliyor. Yeteneklerin istihdam edilmesi ve korunmasının sağlanmasının da, CIO’nun rolünün genişletilmesi ve belirli alanlarda uzmanlaşmış sigorta becerilerine sahip kişilerin işe alınmasıyla bağlantılı olduğu vurgulanan araştırmada, inovasyonun artık stratejik bir zorunluluk olduğunun da altı çiziliyor.
Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı (TSEV), 2012-2013 akademik yılında Temel Sigortacılık Eğitim Programı ve İleri Düzey Sigortacılık Eğitim Programı’nın çeşitli branşlarını başarıyla tamamlayan öğrencilerini mezun etti. Sigorta şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra Eğitim-İK temsilcilerinin de katıldığı ve sigorta sektörünün tüm üyelerinin davetli olduğu tören 1 Ekim tarihinde Milli Reasürans Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Törenin açılış konuşmaları TSEV Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Olgaç ve TSEV Müdürü Suna Özyüksel tarafından yapıldı. TSEV’in eğitim programlarından başarıyla mezun olanlar sertifikalarını sektörün önde gelen isimlerinden teslim aldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü, sürücü belgelerinin Avrupa Birliği (AB) kriterlerine uygun hale getirilmesine yönelik çalışmada sona geldi. Çalışmaların tamamlanmasıyla 23 milyon vatandaşın ehliyeti değiştirilecek.
Yeni ehliyetler, AB ülkelerinde de geçerli olacak.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Dairesi Başkanlığı, sürücü belgelerini AB kriterlerine uygun hale getirmek üzere başlattığı çalışmada sona yaklaştı.
Yeni ehliyetlerde sahteciliğin önüne geçilmesi için güvenlik üst düzeyde tutulacak. Ehliyetler, fiziki olarak AB ülkelerinde kullanılan sürücü belgesine uygun olacak.
Polikarbonat malzemeden lazer baskı ile üretilecek sürücü belgeleri, özel renk ve mikro harfler içeren karmaşık bir tasarıma sahip olacak. Kartın içerisinde,ultraviyole ışığa tutulduğunda görülen yazı ve şekiller bulunacak.
Kartta renkli güvenlik mürekkepleri ile gökkuşağı ve guilloche baskı (Banknot baskısında da kullanılan çok ince çizgi ve yazılardan oluşan bir teknik) kullanılacak. Böylece tarama, baskı ya da kopyalama yoluyla kartın taklit edilmesinin önüne geçilecek.
Fotoğraf, karta lazer baskı ile işlenecek. Fotoğraf üzerinde oynamaya veya kopyalamaya karşı özel hologram bulunacak. Fotoğrafın olduğu kısmın arka planında güvenlik tasarımı yer alacak. Böylece fotoğrafın değiştirilmesi ya da üzerinde oynanması engellenecek.
Kartta ısıya dayanıklı renk geçişli mürekkep, değişken lazer görüntüler, ultraviole floresan mürekkep, renk değiştiren baskı, arka planda dijital su izi, kızıl ötesi ya da fosforlu boya, kabartama harf, sembol ve şekiller de bulunacak.
Ehliyet kategorileri de değişiyor
Belgenin ön yüzünde kişisel bilgiler bulunacak. Arka yüzde ise belge sahibinin kullanmaya yetkili olduğu araç ya da araçların kategorisi ile her bir kategori için belgenin geçerlilik tarihi yer alacak. Arka yüzde ayrıca ek bilgiler ile sürücü ve araca ilişkin kısıtlamaların kodları bulunacak.
Türkiye'de yaklaşık 23 milyon kişinin sürücü belgesi bulunuyor. Çalışmaların tamamlanmasıyla 23 milyon vatandaşın ehliyeti zamana yayılarak değiştirilecek. Ehliyetlerin tamamının değiştirilmesi için 5 ya da 10 yıllık bir süre öngörülüyor. Yeni ehliyetlerin gelecek yıldan itibaren verilmesi planlanıyor. Bu ehliyetler, AB ülkelerinde de geçerli olacak.
Yeni ehliyetlerin geçerlilik süresi olacak, belgenin ömür boyu kullanılması mümkün olmayacak. Uyum süreci kapsamında ehliyetlerin kategorilerinde de değişikliğe gidilecek. Çalışmaların tamamlanmasıyla Türkiye'de AB ülkelerinde kullanılan ehliyet sınıfları uygulanacak.